top of page
STİLVEİMAJYAZI.png

Victorya Dönemi

Güncelleme tarihi: 10 Nis 2021

Her birinizi şok edecek, okurken 'yahu bu da olur mu?' dedirtecek Victoryen ya da Viktorya Dönemi bu haftanın konusu.

www.stilveimaj.com adresimizdeki online eğitimlerden biri de Sanat Tarihi eğitimi. Bu eğitimimiz için 'çok eğlenceli' cümlesini kullanmak sanat tarihi eğitimi için ironik olsada, doğru bir tanımlama olacaktır. 'Viktorya Dönemi' verdiğim eğitimde ki konu başlıklarından biri. Ve bugünkü yazım 'eğlenceli' sanat tarihi eğitimimden kısa bir bölümü oluşturuyor.

Bu dönemle ilgili yazılacak, anlatılacak çok şey var. Ama ben öncelikle 1837’den 1901’e kadar süren, İngiltere'nin en uzun ikinci hükümdarı olan (toplam 63 yıl) Kraliçe Victoria'dan bahsetmek istiyorum. Birinci mi kim? Hala hayatta olan 2. Elizabeth.

Tahta amcası IV. William'ın ölümü üzerine 20 Haziran 1837 tarihinde 18 yaşındayken çıktı. Aslında daha önce çıktı ama kanunlar karşısında reşit olması beklendi. Düşünsenize o kadar geniş bir hükümdarlıkta tahta çıkacak hiç kimse yok ve daha reşit bile olmayan Viktorya tahta çıkmak zorunda kalıyor.

1840 yılında kuzeni Prens Albert'la evlendi ve 9 çocuk sahibi oldu. Albert'a ne kadar aşık olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Çünkü bu aşk efsaneler arasında yer alıyor.

Viktorya kocasına deli gibi aşıkmış. 21 sene süren evliliklerinde, Albert öldükten sonra Viktorya bir daha asla renkli kıyafetler giymemiş. Öldüğü güne kadar hep siyah renkte kıyafetler kullanmış.

Viktorya dik başlılığı ile bilinen bir kraliçedir. Hatta öyle ki, Viktorya, Albert ile evlenene kadar o çağda gelinlik rengi siyahmış. Ama Viktorya düğününde beyaz renk kullanmak istediğini söylemiş. Tabii buna karşı gelenler 'beyaz renk bizim matem rengimiz aman kraliçem hiç olur mu?' diye eleştirenler, 'düğünde yas rengi kullanılır mı?' diyenler çok olmuş. Çünkü o yıllarda beyaz renk matem rengi, siyah renk gelinlik rengi olarak kullanılıyormuş. Ama Viktorya dediğinden şaşmamış ve düğününde gelinlik rengini beyazdan yana kullanmış. Ve o günden, bu güne kadar gelinlik rengi beyaz olarak kullanılmaya devam ediyor.

19. yüzyılda yaşanan olaylar, o günlere damgasını vurmakla kalmamış, günümüze kadar etkilerini devam ettiren özel bir akım yaratmış. Victoria'nın uzun süren hükümdarlık döneminde sanat, mimari ve tasarım özgün özelliklere sahiptir. Bu yüzden o dönemde moda olan her şey, her yenilik 'Victoryen Tarzı' başlığı altında toplanmıştır.

Eğer biri, gösterişli, abartılı vb.. bir görünümden bahsederken 'Hmm bu çok Viktoryen' diyorsa, aslında ne demek istediği artık anlaşılır bir şey olacak.

Viktorya dönemine ait evler malikane olarak tanımlanabilir. Orta çağ stilindeki ahşap ve taşlar, Gotik işlemeler, kuleler, büyük kapılı ve gösterişli girişler, yüksek tavanlar Viktoryen stiline örnektir.

Buraya kadar anlatılanlar size sempatik ya da olağan gelebilir. Ama asıl hikayemiz bundan sonra başlıyor.

Bu dönemde birçok yenilik olmuştur. Sanayi devrinin başlaması, köleliğin kalkması, deliliğin yerine akıl hastalığı kavramının tercih edilmesi ve fotoğraf makinesi ile tanışma bunlardan birkaçı.

Bir başka yenilik de elbette kadın modası üzerine olmuştur. O dönemde kadın kıyafetleri, erkeklerin aklına cinsellik arzusu ve seksi getirmemesi adına, kadınlar vücut hatlarını belli etmeyen elbiseleri tercih etmelilerdi. Bu kıyafetlerin yapılması çok zahmetli ve maliyetli olduğu için sadece belli bir grup kadın giyebiliyordu. Yıllar geçtikçe elbiseler daha fazla kabarıklaştı, kadınların günlük hareketlerini kısıtlar hale geldi. Burada amaç sadece kadınların vücut kıvrımlarını gizlemek değil aynı zamanda erkeklerle olan vücut mesafelerini de koruyabilmeleriydi.

Zaten o kadar kabarık elbiseler ile kapılardan geçemeyecek duruma gelinince, elbise ile mumları devirerek, yangın çıkmasına sebep olununca kabarık etekli bu moda fazla ileri gidemedi.

O dönemde kadınların iç çamaşırlarından bahsetmesi de uygunsuzdu. Erkeklerin, kadın vücuduna ilgi duyacağı düşünüldüğü için hoş görülmezdi. Artık nasıl bir cinsel baskı ve ahlak dayatması varsa...

Bir diğer akıl almaz olay ise, kadınların çok nadir banyo yapmasıydı. Erkeklerin değil, kadınların evet. Eğer banyo yapmak isterlerse, bir damla sirke damlatılmış soğuk su ve sünger kullanarak yıkanmaları gerekiyordu. Sebep mi? 37.8°C’den daha sıcak olan suda banyo yapmanın bir kadını deliliğe götürebileceğini ya da zevk aramaya teşvik edebileceğini düşünülmesiydi.

Yine bu bastırılmış, sapkın düşüncelerden dolayı, kadınların bisiklete binmesi de yasaktı. Doktorlar bisiklet sürmenin kadınları cinsel olarak etkileyebileceğini düşünüyorlardı. Onlara göre kadınlar, özellikle de gençler, temiz ve masum olmalıydı.

Zaten o dönemde kadınların 21 yaşında evlenip çocuk sahibi olmaları bekleniyordu. Kadınların çalışmak istemeleri ayıp olarak görülürken, evinde kocasına hizmet etmesi ve kocasının her türlü ihtiyacını karşılaması esas görevleriydi.


Tabii bu durum burjuva kesim için geçerli bir durum. Kadınların zaten ev geçimine katkı sağlaması beklenmiyordu. Vaktini kocalarına hizmet ederek, çocuklarını büyüterek, eve gelen misafirlerini en iyi ve gösterişli şekilde ağırlayarak zamanlarını geçiriyorlardı.

Peki ya maddi yönden durumu olmayanlar?

O dönemde ki kadınların üçte biri geçimlerini sağlamak için fuhuş yapmak zorunda kalmış. Üç kadından birinin hayatta kalmak için fuhuş yapmak zorunda olması korkunç bir trajedi.

Sanayileşme artarken, ülke içindeki sınıf farklılıkları da çığ gibi artıyordu. Zengin daha zengin olurken, fakir halk daha fazla dibe batıyordu.

Çocukların %50'si beş yaşına gelmeden açlıktan, pislikten ölüyordu. Tonlarca dışkı, içme suyu olarak kullandıkları nehre atılıyor, birçok insan dizanteri, kolera ve tifo yüzünden hayatını kaybediyordu. Ama bu ölüm sebeplerinin kirli havadan kaynaklandığının düşülmesi de ayrı bir başka bir trajedi.

Eşcinsellik cezasının idam olduğu, cinselliği konuşmanın ahlaksızlık olduğu, ruj sürmenin kötü kadın diye yaftaladığı, kadınların hiçbir hakka sahip olmadığı bu dönemde, ülkenin başında bir kadın yönetici olduğunu düşünürsek bu gerçekten kabul edilemez bir durum.

Neyse ki Viktorya'nın ölümünden sonra her şey hızlıca değişmiş ve modern çağa ayak uydurulmuş.

Kadınlar meslek edinerek çalışmaya başlamış, kıyafetlerini özgürce seçebilmişler.

Bu dönem birçok filme de ilham kaynağı olmuştur. Dönem filmlerini sevenler için Keira Knightley‘nin başrolde olduğu The Duchess filmini izleyebilirsiniz.


Instagram : stil.ve.imaj




Teşekkürler


Kişisel & Kurumsal Stil ve İmaj Danışmanı

Tuğçe GÖKNİL











Comments


Commenting on this post isn't available anymore. Contact the site owner for more info.

© 2025 Stil ve İmaj Danışmanlığı

bottom of page